Kulübümüzün beklenen Hatay Gezisi ile kültür ve lezzet mabedi olarak da bilinen Hatay (Antakya) a gidiyoruz. Unutamayacağınız bir gezi, çarpıcı fotoğraflar ve damağınıza bayram yaptıracak lezzetler için bize katılmalısınız!
322-400 yılları arasında yaşayan, Antakya doğumlu ünlü Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus’un “Dünyada hiç bir kent, ne topraklarının bereketi, ne de ticaretteki zenginliği bakımından bu kenti geçemezdi” dediği, Antik Çağ’da “Orientis Apicem Pulcrum” (Doğu’nun Kraliçesi) olarak anılan ve Atatürk’ün ismini verdiği Hatay’ın merkez ilçesi Antakya, bugün Türkiye’deki en kozmopolit yerleşim bölgelerinden biridir.
Bize katılmak için : 0 532 446 68 72 (Şahin Dirican)
Program yapmadan 11 kişilik grubumuz oluştu ve uçak biletlerimizi aldık.
- Gidiş: 18.11.2017, cumartesi, 05.50 Pegasus (PC 2136) / Sabiha Gökçen
- Dönüş: 19.11.2017, Pazar, 18.00 Pegasus (PC 2133) Hatay
1.GÜN :18.11.2017, Cumartesi
Havaalanında bizi karşılayacak olan aracımızla ünlü Karaca Kahvaltı Evine geçiyoruz. Mükemmel bir kahvaltı sonrasında otelimize eşyalarımızı bırakıp Antakya’nın tarihi ve kültürel zenginliğini yaşayıp, fotoğraflamaya çıkıyoruz. Otelimizin tam da rotamızın merkezinde olması nedeniyle tarihi evleri, sokakları, çarşıları yürüyerek gezebileceğiz. İlk gün rotamızda; Antakya Ortodoks Kilisesi, Ulu Cami, Antakya Katolik Kilisesi, Sarımiye Camisi, Kurşunlu Han, Tarihi Uzun Çarşı (baharatçılar çarşısı, ayakkabıcılar çarşısı, peynirciler ve künefeciler vs ), Habib-i Neccar Camii, Hamamlar, aromatik Bitkiler Müzesi, Herod Caddesi var.
Öğle yemeğimizi PÖÇ Kasabında ve akşam yemeğimizi ise Sveyka Restaurant ya da Konak Restaurantta yemeyi planlıyoruz. Affan Kahvesine de mutlaka uğramaya çalışacağız. Yusuf Ustanın közde yaptığı künefe ile Kerem Tatlıcısının Kireçte Balkabağı tatlısını da ihmal etmeyiz artık!
2.GÜN: 19.11.2017, Pazar
Tarihi Antakya evi olan otelimizde kahvaltımızı yaptıktan sonra aracımızla; St. Pierre Kilisesi, Haron (Charonion) Cehennem Kayıkçısı Kabartması, Antakya Kalesi, Trajan Su Kemeri (Memikli Köprü), Harbiye Şelalesi, Harbiye (Daphne), Vakıflı Köyü, Titus Vespasianus Tüneli, Kaya Mezarları ve Beşikli Mağara, Antakya Arkeoloji Müzesi rotasını izlemeyi planlıyoruz.
Öğle yemeğimizi Dervişan Restauratta yemeyi, köylerde kahve içmeyi planlıyoruz.
Konaklama: Kavinn Butik Otel
Kavinn Butik Otel; Antakya’nın tarihi kent merkezi içerisinde Asi Nehri, Kurtuluş Caddesi ve Saray Caddesi arasındaki dar sokakların olduğu yerde konumlanmış bir yapı. Antakya’ nın en eski hamamı Cindi Hamamı ve Antakya’ nın ilk işhanının ( Gazipaşa ) arkasına denk gelir. Antakya’da bulunan eski evlerin çoğu 18. ve 19. yy’a ait olup sahip olduğu mimarisi ve nitelikleriyle ayrı bir öneme sahip.
Otel dışarıdan bakıldığı zaman klasik bir antakya Evi görüntüsünde ancak içeriye girildiğinde bir avlu etrafına konumlanmış 10 oda , 1 mutfak, 1 açık ve 1 kapalı salondan oluşmaktadır.
Kavinn Butik Otel’ in yakın çevresinde Antakya Ortodoks Kilisesi, Ulu Cami, Antakya Katolik Kilisesi ve Sarımiye Camisi yer alıyor.
Eğitmen ve fotoğraf danışmanı : Şahin Dirican
Maliyet:
HESABA : Bölgedeki ulaşım (2 günlük araç)+ havaalanı transferi+ 1.gün kahvaltısı+1 gece otel (oda+kahvaltı)+fotoğraf danışmanlığı+Profesyonel Rehberlik+TURSAB Dahil
- Sayımıza bağlı olarak : 290,00 TL ile 330,00 TL arası
Lezzet seçeneklerinin çokluğunu ve maliyetlerin tercihlere göre değişebileceğini dikkate alarak kahvaltı dışı yeme-içme hususunu serbest bırakıp, rahat davranmış olacağız. - Bu gezimizi TİTUS SEYAHAT ACENTASI (TURSAB :A GRUBU/ 2796) işbirliği ile gerçekleştiriyoruz.
Kent, Amik Ovası’nın güneybatı kıyısında, Önasya’nın üç önemli yolunun birleştiği ve bu yolların batıya Akdeniz’e yönlendiği noktada yer alır.
13 farklı medeniyetin izlerinin görülebileceği bu bölgede, Çevlik-Kanal Mağarası’nda, M.Ö. 40.000–11.000 yılları arasına ait olduğu iddia edilen üst Paleolitik Döneme ait kalıntılar bulunmuştur. M.Ö. 17. yüzyılın sonlarına kadar Mısır hâkimiyetinde kalan bölge, daha sonra sırasıyla Hitit, Asur, Babil, Pers ve Makedonların egemenliğine girmiştir. Büyük İskender ile başlayan Hellenistik Dönem olarak adlandırılan, Doğu-Batı kültürel sentezlenme sürecinin yaşandığı dönemde (MÖ 330-30) Doğu’nun en önemli kültür ve siyaset merkezlerinden biri olan “Antiokheia” (Antakya), M.Ö. 300 yılında 22 Artemisios (Mayıs) günü Büyük İskender’in generallerinden, Nikator (Fatih) unvanı taşıyan Seleukos I (M.Ö. 306-281) tarafından kurulmuştur.
Antakya konumu ile Roma döneminde (M.Ö. 1. Yüzyıl – M.S. 6. yüzyıl) zenginliği, refahı, entellektüel yapısı ve kurumları ile Roma İmparatorluğu’nun Doğu eyaletlerinin merkezi olmuştur. Roma İmparatorluğu’nun üçüncü, dünyanın dördüncü büyük kenti olan Antakya, 638 yılında Arapların saldırısının ardından teslim alınmıştır.
1071 Malazgirt zaferiyle Selçuklu Hükümdarı Sultan Melikşah döneminde kuşatma altına alınmış ve Bizans’tan her yıl 20 bin altın alma şartıyla kuşatma kaldırılmıştır. 1268’e gelindiğinde ise bu sefer Memluk saldırısına direnemeyerek Memluklara boyun eğmiş ve bölgedeki son Hıristiyan hâkimiyeti de sona ermiştir.
Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim ve Memluklar arasında gerçekleşen Merc-i Dabık savaşıyla beraber, 24 Ağustos 1516 tarihinde Halep’in işgal edilmesinin ardından bu bölge, Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.
Önceki dönemlerde Anadolu’yu Filistin’e ve Suriye’ye, Mezopotamya’yı ise Doğu Akdeniz’e bağlayan noktalardan biri olarak stratejik bir geçit gözüyle bakılan bölge, Osmanlı hâkimiyetine girdikten sonra İstanbul’dan uzak olması nedeniyle kendi haline bırakılmış ve Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Halep’e bağlı olarak yönetilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasının ardından Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılana kadar kısa süreli varlık gösteren Hatay Devleti, 16 Haziran 1939’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, sınır çizgisinin kaldırılması yönünde alınan kararla geçerliliğini kaybetmiş ve 23 Temmuz 1939’da Türkiye topraklarına katılmıştır.
Çok uzun süreler Müslüman ve Protestan Arap, Sünni ve Alevi Türk, Süryani, Katolik, Ortodoks Rum, Ermeni ve Yahudi gibi farklı etnik kökenlere ve dinlere ev sahipliği yapmış ve UNESCO “Barış Kenti” olarak seçilmiş bir merkez olan Hatay’ın, özellikle Hıristiyanlar için ayrı bir önemi vardır. Hz. İsa’nın ölümünden sonra havarilerinden St. Pierre Antakya’ya gelmiştir ve Hz. İsa’ya inananlara “Hıristiyan” adı ilk kez Hatay’da verilmiştir. Bugün St. Pierre Kilisesi Hıristiyan âleminin en önemli tarihi kiliselerinden biridir. 1983 yılında Papa VI. Paul tarafından aynı zamanda bir ibadet yeri olarak kabul edilen bu kilisede o tarihten beri her yıl 29 Haziran günü Katolik Kilisesince ayin düzenlenmektedir.
Tarihi, kültürü, medeniyetleri, doğası, zengin mutfağı ve turistik mekânları ile ülkemizin en büyük zenginliklerinden biri olan Hatay, aynı zamanda dünyanın ikinci en büyük mozaik koleksiyonunu barındırır.
- Bu gezimiz; ticari amaçlı olmayan, kulüp üyelerimiz ile misafirlerinin katılımına açık, fotoğraf, kültür ve lezzet gezisidir.
- Fotoğraf amaçlı katılımcıların temel fotoğraf eğitimi almış, temel düzeyde fotoğraf bilgi ve deneyimine sahip olmaları beklenmektedir.
- Fotoğraf makinelerinizi, tripod vb yardımcı ekipmanlarınızı, mevsime uygun giysilerinizi ve kullanmanız gereken ilaçlarınızı unutmayın.
- Pilinizin dolu olduğunu kontrol ediniz, yedek pilinizi, şarj aletinizi ve hafıza kartlarınızı unutmayınız.
- Bu gezi aynı zamanda bir uygulamalı fotoğraf atölyesi olup; gezi sırasında fotografik koşullar dikkate alınarak her türlü değişiklik yapılabilir.
- Sayımıza bağlı olarak;bölgede otobüs, midibüs veya minibüs ile gezilecektir. 12 kişiden az talep olursa özel geziye dönüştürülebilir veya yükselen maliyete göre katılımcılarla birlikte karar verilir.