Foto: www.haberturk.com
Lotus Fotoğraf ve Gezi Kulübü olarak ilk İstanbul içi fotoğraf gezimizi Haliç’in en güzel görüntülerini veren konumu ve hikayesiyle özel bir yeri olan Pierre Loti Tepesi ve Eyüp çevresine düzenliyoruz.
İlk gezimiz olması nedeniyle henüz üyemiz olmayan fotoğrafçı dostlarımız da ücretsiz olarak bize katılabilirler.
Buluşma Programımız şöyle:
- Tarih: 24 Ocak 2016, Pazar
- Ünalan /Uzunçayır Metrobüs İstasyonu Girişi (Kartal Metrosu çıkışı) : Saat 11:30
- Eyüp Sultan Camii Önü: Saat: 12:30
- İletişim: Şahin Dirican – 0 532 446 68 72
Pierre Loti Tepesi
Ünlü Haliç panoramasının seyredilebildiği en iyi bölge olan bu Pierre Loti sırtlarına çıkıldığında; ünlü Fransız yazar Pierre Loti’nin adını taşıyan Tarihi Kahve’ye ulaşılmaktadır. İstanbul’da uzun dönemler yaşayan ve İstanbul aşığı olarak bilinen Pierre Loti’nin asıl adı “Julien Viaud’dur”.
Türkiye’yi ikinci vatan olarak gören Pierre Loti’nin o dönemde, “Rabia Kadın Kahvesi” olarak bilinen bu kahveye sık sık gelerek Haliç’e karşı “Aziyade” adlı romanını yazdığı söylenir. Bugün restore edilerek orijinal “Türk mahallesi” halinin yaşatıldığı bölge, turistik tesis olarak hizmet veren mekanlardan oluşmaktadır. Bölge; Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde ise, “İdris Köşkü Mesiresi” olarak geçmektedir.
19. yüzyılda İstanbul’a gelen hemen bütün yabancıların ve seyyahların da uğrak yeri olan Pierre Loti’nin etrafında birçok tarihî yapı bulunmaktadır. 1813 yılında tarihlenen, iki kitabeli ahşap Kaşgari Tekkesi bunlardan biridir. Yine tesisin girişindeki üç yol ağzında, önünde Farsça yazılmış beyaz yuvarlak bir mezar taşı bulunan yapı da, Çolak Hasan Tekkesi’dir. Tekke’nin sırasındaki tarihi bina ise bir Sıbyan Mektebi’dir. Osmanlı tarihi yazarı da olan İdris-i Bitlisi tarafından yaptırılan Mekteb’in hemen önünde ve tesis alanının içinde ise, 1589 yılında vefat eden “İskender Dede” ismindeki bir Mevlevi’nin kabri bulunmaktadır. İskender Dede’nin ön tarafındaki üç kuyudan biri ise, meşhur Dilek (veya niyet) Kuyusu’dur. Bu kuyuyla ilgili Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde; “Kuyuya bakanların gönüllerinden geçirdikleri isteklerini kuyunun içinde gördüklerini” yazar. Kabrin üst tarafında ise Saray “Atçıbaşısı (Mirahur-Tuğ General) Ali Ağa ve Ailesinin kabirleri bulunmaktadır. Ayrıca Bizans döneminde inşa edildiği sanılan, Osmanlı döneminde de kullanılan “Sarnıç”, tesisin orta yerinde varlığını korumaktadır.